1. Anasayfa
  2. KURAN-I KERİM

Duhan Suresi – Arapça ve Türkçe Okunuşu

Duhan Suresi – Arapça ve Türkçe Okunuşu
Duhan Suresi Arapça ve Türkçe Okunuşu
0

Duhan Suresi Arapça okunuşu​

Duhan Suresi Arapça Dinle

Duhan Suresi Türkçe Okunuşu​

Bismillâhirrahmânirrahîm.

  1. Ha mım
  2. Vel kitabil mübiyn
  3. İnna enzelnahü fı leyletim mübaraketin inna künna münzirın
  4. Fıha yüfraku küllü emrin hakiym
  5. Emram min ındina inna künna mürsiliyn
  6. Rahmeten mir rabbik innehu hüves semiy’ul aliym
  7. Rabbis semavati vel erdı ve ma beynehüma in küntüm mukıniyn
  8. La ilahe illa hüve yuhyı ve yümiyt rabbüküm ve rabbü abaikümül evveliyn
  9. Bel hüm fı şekkiy yel’abun
  10. Fertekıb yevme te’tis semaü bi dühanim mübiyn
  11. Yağşen nas haza azabün eliym
  12. Rabbenekşif annel azabe inna mü’minun
  13. Enna lehümüz zikra ve kad caehüm rasulüm mübiyn
  14. Sümme tevellev anhü ve kalu muallemüm mecnun
  15. İnna kaşifül azib kaliylen inneküm aidun
  16. Yevme nebtışül batşetel kübra inna müntekımun
  17. Ve le kad fetenna kablehüm kavme fir’avne ve caehüm rasulün keriym
  18. En eddu ileyye ıbadellah inni leküm rasulün emiyn
  19. Ve el la ta’lu alellah innı atıküm bi sültanim mübiyn
  20. Ve innı uztü bi rabbı ve rabbiküm en tercumun
  21. Ve il lem tü’minu lı fa’tezilun
  22. Fe dea rabbehu enne haülai kavmüm mücrimun
  23. Fe esri bi ıbadı leylen inneküm müttebeun
  24. Vetrukil bahra rahva innehüm cündüm muğrakun
  25. Kem teraku min cennativ ve uyun
  26. Ve züruıv ve mekamin keriym
  27. Ve na’metin kanu fiyha fakihiyn
  28. Kezalike ve evrasnaha kavmen ahariyn
  29. Fema beket aleyhimüs semaü vel erdu vema kanu münzariyn
  30. Ve le kad necceyna benı israiyle minel azabil mühiyn
  31. Min fir’avn innehu kane aliyem minel müsrifiyn
  32. Ve lekadıhternahüm ala ılmin alel alemiyn
  33. Ve ateynahüm minel ayati ma fıhi belaüm mübiyn
  34. İnne haülai le yekülün
  35. İn hiye illa mevtetünel ula ve ma nahnü bi münşeriyn
  36. Fe’tu bi abaina in küntüm sadikıyn
  37. E hüm hayrun em kamü tübbeıv vellezıne min kablihim ehleknahüm innehüm kanu mücrimiyn
  38. Ve ma halaknes semavati vel erda ve ma beynehüma laıbiyn
  39. Ma halaknahüma illa bil hakkı ve lakinne ekserahüm la ya’lemun
  40. İnne yevmel fasli mıkatühüm ecmeıyn
  41. Yevme la yuğni mevlen ammevlen şey’ev ve la hüm yünsarun
  42. İlla mer rahımellah innehu hüvel aziyzür rahıym
  43. İnne şeceratez zekkum
  44. Taamül esiym
  45. Kel mühl yağlı fil bütun
  46. Ke ğalyil hamiym
  47. Huzuhü fa’tiluhü ila sevail cehıym
  48. Sümme subbu fevka ra’sihı min azabil hamiym
  49. Zuk inneke entel aziyzül keriym
  50. İnne haza ma küntüm bihı temterun
  51. İnnel müttekıyne fı mekamin emiyn
  52. Fi cennativ ve uyun
  53. Yelbesune min sündüsiv ve istebrakım mütekabiliyn
  54. Kezali ve zevvecnahüm bi hurin ıyn
  55. Yed’une fiha bi külli fakihetin aminiyn
  56. La yezukune fiyhel mevte illel mevtetel ula ve vekahüm azabel cehıym
  57. Fadlem mir rabbik zalike hüvel fevzül azıym
  58. Fe innema yessernahü bi lisanike leallehüm yetezekkerun
  59. Fertekıb innehüm mirtek

Duhan Suresi Türkçe Dinle

Duhan Suresi’nin Anlamı

Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.

  1. Hâ. Mîm.
  2. Gerçekleri açıklayan bu apaçık kitaba yemin olsun!
  3. Biz onu kutlu, şerefli ve bereket yüklü bir gecede indirdik. Şüphesiz biz, ondaki ikaz ve ibret dolu haberlerle insanları uyarıyoruz.
  4. O gecede, belli hikmetlere binâen Allah tarafından olmasına karar verilmiş her bir iş belirlenir.
  5. Tarafımızdan buyrulacak bir emir olarak. Çünkü biz, imtihan için yarattığımız insanı başıboş bırakmaz, ona doğru yolu gösterecek peygamberler ve mesajlar göndeririz.
  6. Rabbinden bir rahmet olarak! Şühesiz O, her şeyi hakkıyla işiten, her şeyi hakkiyle bilendir.
  7. O, göklerin, yerin ve ikisi arasındaki her şeyin Rabbidir. Buna kesin olarak inanırsanız, O’nun birliğini ikrar edip yalnızca O’na kul olursunuz.
  8. O’ndan başka ilâh yoktur. O diriltir ve öldürür. Sizin de Rabbiniz, gelip geçmiş atalarınızın da Rabbi O’dur.
  9. İnkârcılar, derin bir şüphe içinde kıvranıyor, oyun ve eğlenceyle vakitlerini hebâ ediyorlar.
  10. Öyleyse sen, göğün âşikâr bir duman çıkaracağı günü gözetle.
  11. Bütün insanları her yönden saracak bir duman! Bu, gerçekten can yakıcı bir azaptır.
  12. O zaman zâlimler: “Rabbimiz! Ne olur, bu azabı üzerimizden kaldır. Biz gerçekten iman ediyoruz!” diye feryat edecekler.
  13. Onlar nerede, düşünüp ibret almak nerede? Halbuki onlara doğruluğu besbelli ve gerçeği apaçık ortaya koyan bir peygamber gelmişti.
  14. Fakat ondan yüz çevirdiler ve: “Bu peygamber değil, kendisine başkası tarafından bir kısım şeyler belletilmiş delinin biri!” dediler.
  15. Biz azabı birazcık kaldıracağız; ama siz yine inkâra döneceksiniz.
  16. Onlar inkâra dönünce, o büyük ve karşı konulamaz çarpışla onları amansız bir şekilde yakalayacağımız gün, onlardan kesinlikle intikamımızı almış oluruz.
  17. Onlardan önce biz Firavun’un kavmini de sınamış, çeşitli iptilalara maruz bırakmıştık. Kendilerine çok şerefli bir peygamber olan Mûsâ geldi.
  18. Onlara şöyle dedi: “Ey Firavun ve onun ileri gelenleri! Çağrıma uyun ve Allah’ın köleleştirmiş bulunduğunuz kullarını serbest bırakıp benimle gelmelerine müsaade edin. Şüphesiz ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim!”
  19. “Allah’a karşı büyüklük taslamayın. Çünkü ben size, doğruluğumu ortaya çıkaracak apaçık bir mûcize de getirdim.”
  20. “Beni taşa tutup öldürmek için girişebileceğiniz her teşebbüsten, benim de Rabbim sizin de Rabbiniz olan Allah’a sığınırım.”
  21. “Şâyet bana inanmıyorsanız, hiç değilse yolumdan çekilin de beni kendi hâlime bırakın.”
  22. Sonunda Mûsâ Rabbine: “Yâ Rabbi! Doğrusu bunlar suç işlemekte aşırı giden inkârcı bir güruh! Artık onları sana havâle ediyorum Allahım!” diye yalvardı.
  23. Biz de kendisine şöyle buyurduk: “Kullarımla birlikte geceleyin yola çık; çünkü Firavun ve ordusu tarafından tâkip edileceksiniz.”
  24. “Asanla vurup denizi ikiye ayır. Karşıya geçtikten sonra da Firavun ve askerlerinin arkanızdan gelmesi için denizde açılan yolu olduğu gibi açık bırak. Çünkü onlar suda boğulacak bir ordudur.”
  25. Sonunda Firavun ve kavmi Kızıl Deniz’in karanlık sularına gömüldüler. Neler bırakmadılar ki geride: Bahçeler, pınarlar ve çeşmeler…
  26. Çiftlikler, ekinler, muhteşem konaklar, şerefli makam ve mevkiler…
  27. Zevk u safâsını sürdükleri daha nice nimetler…
  28. Zâlimlerin sonu işte böyle oldu. Biz de bütün bu nimetlere başka bir toplumu mirasçı kıldık.
  29. Onlara ne gök ağladı, ne de yer. Helâk vakti gelince kendilerine süre de tanınmadı.
  30. Böylece İsrâiloğulları’nı o alçaltıcı, onur kırıcı azaptan kurtardık:
  31. Firavun’dan! Gerçekten Firavun, ululuk taslayan bir zorbaydı; Allah’ın verdiği kabiliyet ve imkânları boşa harcayıp haddi aşanlardan biriydi.
  32. İsrâiloğulları’nı, bir ilme dayanarak çağdaşları olan toplumlara üstün kıldık.
  33. Kendilerine, her birinde âşikâr bir imtihan bulunan mûcizeler verdik.
  34. Şimdi de müşrikler şöyle diyorlar:
  35. “Bir kez öldük mü artık her şey bitmiştir; bir daha diriltilecek falan değiliz.”
  36. “Eğer öldükten sonra dirileceğimiz iddiasında doğru ve samimi iseniz, haydi atalarımızı diriltin de görelim.”
  37. Bunlar mı daha üstün ve daha güçlü yoksa Tübba‘ kavmi ile daha öncekiler mi? Biz onların hepsini helâk ettik; çünkü günahlara dalmış, kâfir olup çıkmışlardı.
  38. Biz gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri oyun ve eğlence olsun diye yaratmadık.
  39. Biz onları gerçek bir sebep ve hikmete bağlı olarak yarattık. Ne var ki insanların çoğu bunu bilmez.
  40. O hüküm ve ayrışma günü, bütün insanların bir araya geleceği belirlenmiş bir gündür.
  41. O gün hiçbir dostun dostuna bir faydası olmayacak; kimseden yardım da göremeyecekler.
  42. Allah’ın rahmet ettikleri müstesnâ. Şüphesiz, kudreti dâimâ üstün gelen ve merhameti sonsuz olan yalnız O’dur.
  43. Doğrusu zakkûm ağacı,
  44. O günahkâr kâfirlerin yiyeceği olacaktır.
  45. Eritilmiş maden gibidir; karınlarda fokurdar.
  46. Kaynar suyun fokurdayışı gibi.
  47. Ey zebânîler! Tutun onu, kızgın alevli cehennemin ortasına sürükleyin!”
  48. “Sonra da azap olarak başından aşağı kaynar suyu dökün!”
  49. Tat, bakalım; hani sen kendince güya üstündün, şerefliydin!
  50. İşte hakkında şüphelenip durduğunuz gerçek buydu!
  51. Beri tarafta, gönülleri Allah saygısıyla dopdolu olup O’na karşı gelmekten sakınanlar, her türlü azaptan güvenli bir yerdedir.
  52. Bahçelerde ve pınar başlarındadır.
  53. İnce ipekten ve parlak atlastan elbiseler giyinir, karşılıklı otururlar.
  54. İşte onları böyle mükâfatlandırır, kendilerini güzel gözlü hûrilerle evlendiririz.
  55. Orada güven içinde canlarının çektiği her türlü meyveden isterler.
  56. Dünyadaki ilk ölüm dışında artık orada bir daha ölüm tatmazlar. Allah onları kızgın alevli cehennem azabından da koruyacaktır.
  57. Bütün bunlar Rabbinin lutf u keremiyle gerçekleşecektir. En büyük başarı ve mutluluk işte budur!
  58. Biz bu Kur’an’ı, insanlar üzerinde düşünüp öğüt alsınlar ve hayatlarını buna göre tanzim etsinler diye senin dilinde indirerek anlaşılmasını kolaylaştırdık.
  59. Artık sen neler olacağını gözetle! Zâten onlar da senin başına bir felâket gelmesini gözetleyip durmaktadırlar.
İlginizi Çekebilir

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir