1. Anasayfa
  2. KURAN-I KERİM

Kaf Suresi – Arapça ve Türkçe Okunuşu

Kaf Suresi – Arapça ve Türkçe Okunuşu
Kaf Suresi Arapça ve Türkçe Okunuşu
0

Kaf Suresi Arapça okunuşu​

Kaf Suresi Arapça Dinle

Kaf Suresi Türkçe Okunuşu​

Bismillâhirrahmânirrahîm.

  1. Kaf vel kur’anil mecid
  2. Bel acibu en caehum munzirum minhum fe kalel kafirune haza şey’un acib
  3. E iza mitna ve kunna turaba zalike rac’um beıyd
  4. Kad alimna ma tenkusul erdu minhum ve ındena kitabun hafıyz
  5. Bel kezzebu bil hakkı lemma caehum fe hum fi emrim meric
  6. E fe lem yenzuru iles semai fevkahum keyfe beneynaha ve zeyyennaha ve ma leha min furuc
  7. Vel erda medednaha ve elkayna fiha ravasiye ve embetna fiha min kulli zevcim behic
  8. Tebsıratev ve zikra li kulli abdim munib
  9. Ve nezzelna mines semai maem mubaraken fe embetna bihi cennativ ve habbel hasıyd
  10. Ven nahle basikatil leha tal’un nedıyd
  11. Rizkal lil ıbadi ve ahyeyna bihi beldetem meyta kezalikel huruc
  12. Kezzebet kablehum kavmu nuhıv ve ashabur rassi ve semud
  13. Ve aduv ve fir’avnu ve ıhvanu lut
  14. Ve ashahub eyketi ve kavmu tubba kulun kezzeber rusule fe hakka veıyd
  15. E fe ayına bil halkıl evvel bel hum fi lebsim min halkın cedid
  16. Ve le kad halaknel insane ve na’lemu ma tuvesvisu bihi nefsuh ve nahnu akrabu ileyhi min hablil verid
  17. İz yetelekkal mutelekkıyani anil yemini ve aniş şimali kaıyd
  18. Ma yelfizu min kavlin illa ledeyhi rakıybun atid
  19. Ve caet sekratul mevti bil hakk zalike ma kunte minhu tehıyd
  20. Ve nufiha fis sur zalike yevmul veıyd
  21. Ve caet kullu nefsim meaha saikuv ve şehid
  22. Le kad kunte fi ğafletim min haza fe keşefna anke ğıtaeke fe besarukel yevme hadid
  23. Ve kale karinuhu haza ma ledeyye atid
  24. Elkıya gı cehenneme kulle keffarin anid
  25. Mennaıl lil hayri mu’teim murib
  26. Ellezi ceale meallahi ilahen ahar fe elkiyahu fil azabiş şedid
  27. Kale karinuhu rabbena ma atğaytuhu ve lakin kane fi dalalim beıyd
  28. Kale la tahtesımu ledeyye ve kad kaddemtu ileykum bil veıyd
  29. Ma yubeddelul kavlu ledeyye ve ma enen bi zallamil lil abid
  30. Yevme nekulu li cehenneme helimtele’ti ve tekulu hel mim mezid
  31. Ve uzlifetil cennetu lil muttekıyne ğayra beıyd
  32. Haza ma tuadune li kulli evvabin hafıyz
  33. Men haşiyer rahmane bil ğaybi ve cae bi kalbim munib
  34. Udhuluha bi selam zalike yevmul hulud
  35. Lehum ma yeşaune fiha ve ledeyna mezid
  36. Ve kem ehlekna kablehum min karnin hum eşeddu minhum batşen fe nekkabu fil bilad hel mim mehıys
  37. İnne fi zalike le zikra li men kane lehu kalbun ev elkas sem’a ve huve şehid
  38. Ve le kad halaknes semavati vel erda ve ma beynehuma fi sitteti eyyamiv ve ma messena mil luğub
  39. Fasbr ala ma yekulune ve sebbıh bi hamdi rabbike kable tuluış şemsi ve kablel ğurub
  40. Ve minel leyli fe sebbıhhu ve edbaras sucud
  41. Vestemı’yevme yunadil munadi mim mekanin karib
  42. Yevme yesmeunes sayhate bil hakk zalike yevmul huruc
  43. İnna nahnu nuhyi ve numitu ve ileynel mesıyr
  44. Yevme teşekkalul erdu anhum siraa zalike haşrun aleyna yesir
  45. Nahnu a’lemu bi ma yekulune ve ma ente aleyhim bi cebbarin fe zekkir bil kur’ani mey yehafu veıyd

Kaf Suresi Türkçe Dinle

Kaf Suresi’nin Anlamı

Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.

  1. Kãf. O şanlı, şerefli Kur’an’a yemin olsun ki hepiniz yeniden diriltilecek ve hesâba çekileceksiniz!
  2. Ne var ki, müşrikler içlerinden bir uyarıcının kendilerine gelmesini tuhaf karşılamakta ve gerçeği gizleyen o kâfirler şöyle demekteler: “Bu, ne acaip bir şey!”
  3. “Ölüp de toprak hâline geldikten sonra mı yeniden dirilecekmişiz? Bu, gerçekleşmesi imkânsız bir dönüştür!”
  4. Oysa biz, toprağın, onların bedenlerinden neyi yiyip eksilttiğini elbette çok iyi bilmekteyiz. Zâten katımızda her şeyin kayıtlı olduğu şaşmaz bir kitap vardır.
  5. Fakat onlar, gerçeğin tâ kendisi olan Kur’an kendilerine geldiği zaman onu hiç düşünmeden yalanladılar. Bu yüzden tam bir kararsızlık ve şaşkınlık içindedirler.
  6. Peki onlar, üzerlerinde yükselip giden göğü nasıl mükemmel bir nizam içinde binâ ettiğimize, onu yıldızlarla nasıl süslediğimize ve onda en küçük bir çatlağın, kusur ve düzensizliğin olmadığına ibretle bakmazlar mı?
  7. Yeryüzünü de döşedik, oraya sağlam dağlar yerleştirdik, orada gönüller, gözler açan her türlü bitkiyi çift çift bitirdik.
  8. Bütün bunları, Allah’a yönelecek her bir kula, kalp gözünü açıp ilâhî kudretin büyüklüğünü gösterecek bir delil ve ders alınacak bir öğüt olması için yaptık.
  9. Biz gökten bereketli bir su indirmekte, onunla meyve dolu bağlar bahçeler, tahıl ürünü olarak biçilecek taneler bitirmekteyiz.
  10. Salkımları üst üste binmiş yüksek hurma ağaçları yetiştirmekteyiz.
  11. Kullarımıza rızık olsun diye. Biz o yağmurla ölü toprağa can veriyoruz. İşte öldükten sonra kabirlerden çıkışınız da böyle olacaktır.
  12. Onlardan önce Nûh kavmi, Ress halkı ve Semûd da gerçeği yalanlamıştı.
  13. Âd, Firavun ve Lût’un kardeşleri de.
  14. Eyke ahâlisi ve Tübba‘ kavmi de. Evet, bunların hepsi peygamberleri yalanladı ve kendilerini tehdit ettiğim cezaya müstahak olup, o cezaya çarptırıldılar.
  15. Biz ilk yaratmada bir âcizlik, bir becerisizlik mi gösterdik ki yeniden yaratmaya gücümüz yetmesin? Böyle olmadığını onlar da biliyorlar; fakat yeni bir yaratılış konusunda hâlâ zihnî bir karşıklık içinde bocalayıp duruyorlar.
  16. Gerçek şu ki, insanı biz yarattık ve nefsinin ona neler fısıldadığını da çok iyi biliyoruz. Çünkü biz ona şah damarından daha yakınız.
  17. Onun sağında ve solunda oturmuş iki kayıtçı melek, onun her söz ve davranışını yazmaktadır.
  18. Ayrıca yanında onu gözetleyip duran ve ağzından çıkan her bir sözü anında kaydeden bir melek vardır.
  19. Derken ölüm sarhoşluğu tüm gerçekliği ile gelip çatacak: “Ey insan! İşte bir ömür boyu kendisinden nefret edip kaçtığın şey budur!” denecek.
  20. Sûra üflenecek. Size geleceği va‘dedilen o dehşetli gün işte bu gündür!
  21. O gün her insan, yanında biri kendini mahşer yerine götüren, diğeri hakında şâhitlik edecek olan iki melekle yüce divana gelecek.
  22. Allah: “Doğrusu sen bundan derin bir gaflet içindeydin. Ama şimdi gerçekleri görmeni engelleyen perdeni kaldırdık; bugün bakışların pek keskindir” buyuracak.
  23. Beraberindeki görevli melek: “Yâ Rabbî! İşte yanımdaki şu inkârcı, cehenneme atılmaya hazır!” diyecek.
  24. Allah da o iki meleğe şöyle buyuracak: “Atın cehenneme her bir inatçı kâfiri!”
  25. “İyiliğe engel olan, hak hukuk tanımayan, ilâhî gerçeklerden şüphe eden ve kalplere şüphe tohumları eken her zâlimi!”
  26. “Allah ile beraber başka ilâhlar edinen o kâfirleri! Atın, atın onları o şiddetli azabın içine!”
  27. Dünyadaki kâfir yandaşı: “Rabbimiz! Onu ben azdırmadım. Zâten kendisi haktan iyice uzak derin bir sapıklık içindeydi” diyecek.
  28. Allah şöyle buyuracak: “Ey kâfirler! Benim huzurumda böyle çekişip durmayın. Çünkü ben başınıza gelecek tehlikeyi daha önceden size haber vermiştim.”
  29. “Benim verdiğim karar asla değiştirilemez; ben kullarıma kesinlikle zulmetmem!”
  30. O gün cehenneme: “Doldun mu?” diye soracağız, o da her seferinde: “Daha yok mu?” diye nâra atacak!
  31. O gün cennet de, gönülleri Allah’a saygıyla dopdolu olup O’na karşı gelmekten sakınanlara iyice yakınlaştırılacak; kolayca girebilsinler diye onlardan uzak tutulmayacaktır.
  32. Onlara şöyle denilecek: “İşte size dünyada va‘dolunan cennet budur! Bütün gönlüyle Allah’a yönelen, O’na karşı kulluk vazîfelerini dikkatle yerine getiren her kul için hazırlanmış bir cennet!”
  33. “Görmediği halde Rahmân’a karşı derin bir saygı besleyip içi ürpertiyle dolan ve sürekli Allah’a yönelmiş, O’na boyun eğmiş bir kalple gelen her kul için.”
  34. “Şimdi girin oraya selâmetle ve her türlü kötülükten emniyet içinde. Artık bu gün, sonsuz hayatın başladığı gündür!”
  35. Orada onların istedikleri her şey var; üstelik katımızdan daha fazlası da var.
  36. Biz bunlardan önce, kendilerinden çok daha güçlü nice toplumları helâk ettik. Ölümden kurtulmak için diyar diyar dolaşıp, yeryüzünü delik deşik ettiler. Fakat azabımızdan kurtulmaya imkân var mı?
  37. Elbette bunda duyarlılığını yitirmemiş bir kalbi olan veya zihnini toparlayarak can kulağıyla dinleyen kimseler için gerçekten ibret alınacak bir hatırlatma vardır.
  38. Biz gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri altı günde yarattık. Ama bize en küçük bir yorgunluk bile dokunmadı.
  39. O halde Rasûlüm, onların alay ve hakaret dolu sözlerine sabret; gerek güneşin doğuşundan önce, gerek batışından önce Rabbini övgüyle tesbih et!
  40. Gecenin bir bölümünde ve secdelerin ardından da O’nu tesbih et.
  41. Nidâ edicinin yakın bir yerden sesleneceği güne kulak ver.
  42. O gün bütün insanlar, o korkunç sesi kesin ve gerçek olarak işiteceklerdir. İşte o gün, kabirlerden çıkış günüdür.
  43. Evet, hayat veren ve öldüren elbette biziz. Sonunda dönüş de bize olacaktır.
  44. O gün yer onların üzerinden yarılıp açılacak ve oranın içinden çıkan insanlar, çağırana doğru süratle koşacaklar. Bu toplama işi, bizim için çok kolay olacaktır.
  45. Bu uyarılar karşısında o inkârcıların neler söylediğini biz çok iyi biliyoruz. Üzülme! Sen onları inanmaya zorlamakla görevli değilsin. Senin vazîfen, Allah’ın buyruklarını açık ve anlaşılır bir şekilde anlatmaktır. Öyleyse sen, tehdidimden korkanları Kur’an ile irşat ve ikaza devam et!
İlginizi Çekebilir

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir