1. Anasayfa
  2. KURAN-I KERİM

Enbiya Suresi – Arapça ve Türkçe Okunuşu

Enbiya Suresi – Arapça ve Türkçe Okunuşu
Enbiya Suresi Arapça ve Türkçe Okunuşu
0

Enbiya Suresi Arapça Okunuşu

Ekran goruntusu 02 01 2024 11.52.50
Ekran goruntusu 02 01 2024 11.52.57
Ekran goruntusu 02 01 2024 11.53.05
Ekran goruntusu 02 01 2024 11.53.12
Ekran goruntusu 02 01 2024 11.53.21
Ekran goruntusu 02 01 2024 11.53.30
Ekran goruntusu 02 01 2024 11.53.37
Ekran goruntusu 02 01 2024 11.53.44
Ekran goruntusu 02 01 2024 11.53.52
Ekran goruntusu 02 01 2024 11.54.00

Enbiya Suresi Arapça Dinle

Enbiya Suresi Türkçe Okunuşu

Bismillahirrahmanirrahim.

  1. Ikterebe lin nasi hisabuhum ve hum fi gafletin mu’ridun.
  2. Ma ye’tihim min zikrin min rabbihim muhdesin illestemeuhu ve hum yel’abun.
  3. Lahiyeten kulubuhum ve eserrun necvellezine zalemu hel haza illa beşerun mislukum, e fe te’tunes sihre ve entum tubsırun.
  4. Kale rabbi ya’lemul kavle fis semai vel ardı ve huves semiul alim.
  5. Bel kalu adgasu ahlamin belifterahu bel huve şaır, fel ye’tina bi ayetin kema ursilel evvelun.
  6. Ma amenet kablehum min karyetin ehleknaha, e fe hum yu’minun.
  7. Ve ma erselna kableke illa ricalen nuhi ileyhim fes’elu ehlez zikri in kuntum la ta’lemun.
  8. Ve ma cealnahum ceseden la ye’kulunet taame ve ma kanu halidin.
  9. Summe sadaknahumul va’de fe enceynahum ve men neşau ve ehleknel musrifin.
  10. Lekad enzelna ileykum kitaben fihi zikrukum, e fe la ta’kılun.
  11. Ve kem kasamna min karyetin kanet zalimeten ve enşe’na ba’deha kavmen aharin.
  12. Fe lemma ehassu be’sena iza hum minha yerkudun.
  13. La terkudu verciu ila ma utriftum fihi ve mesakinikum leallekum tus’elun.
  14. Kalu ya veylena inna kunna zalimin.
  15. Fe ma zalet tilke da’vahum hatta cealnahum hasiden hamidin.
  16. Ve ma halaknes semae vel arda ve ma beynehuma laıbin.
  17. Lev eredna en nettehıze lehven lettehaznahu min ledunna in kunna fa’ılin.
  18. Bel nakzifu bil hakkı alel batıli fe yedmeguhu fe iza huve zahik, ve lekumul veylu mimma tasıfun.
  19. Ve lehu men fis semavati vel ard, ve men indehu la yestekbirune an ıbadetihi ve la yestahsirun.
  20. Yusebbihunel leyle ven nehare la yefturun.
  21. Emittehazu aliheten minel ardı hum yunşirun.
  22. Lev kane fihima alihetun illallahu le fesedeta, fe subhanallahi rabbil arşi amma yasıfun.
  23. La yus’elu amma yef’alu ve hum yus’elun.
  24. Emittehazu min dunihi aliheh, kul hatu burhanekum, haza zikru men maiye ve zikru men kabli, bel ekseruhum la ya’lemunel hakka fehum mu’ridun.
  25. Ve ma erselna min kablike min resulin illa nuhi ileyhi ennehu la ilahe illa ene fa’budun.
  26. Ve kaluttehazer rahmanu veleden subhaneh, bel ıbadun mukremun.
  27. La yesbikunehu bil kavli ve hum bi emrihi ya’melun.
  28. Ya’lemu ma beyne eydihim ve ma halfehum ve la yeşfeune illa li menirteda ve hum min haşyetihi muşfikun.
  29. Ve men yekul minhum inni ilahun min dunihi fe zalike neczihi cehennem, kezalike necziz zalimin.
  30. E ve lem yerellezine keferu ennes semavati vel arda kaneta retkan fe fetaknahuma, ve cealna minel mai kulle şey’in hayy, e fe la yu’minun.
  31. Ve cealna fil ardı revasiye en temide bihim ve cealna fiha ficacen subulen leallehum yehtedun.
  32. Ve cealnes semae sakfen mahfuza, ve hum an ayatiha mu’ridun.
  33. Ve huvellezi halakal leyle ven nehare veş şemse vel kamer, kullun fi felekin yesbehun.
  34. Ve ma cealna li beşerin min kablikel huld, e fe in mitte fe humul halidun.
  35. Kullu nefsin zaikatul mevt, ve neblukum biş şerri vel hayri fitneh, ve ileyna turceun.
  36. Ve iza reakellezine keferu in yettehızuneke illa huzuva, e hazellezi yezkuru alihetekum, ve hum bi zikrir rahmani hum kafirun.
  37. Hulikal insanu min acel, seurikum ayati fe la testa’cilun.
  38. Ve yekulune meta hazel va’du in kuntum sadıkin.
  39. Lev ya’lemullezine keferu hine la yekuffune an vucuhihimun nare ve la an zuhurihim ve la hum yunsarun.
  40. Bel te’tihim bagteten fe tebhetuhum fe la yesteti’une reddeha ve la hum yunzarun.
  41. Ve lekadistuhzie bi rusulin min kablike fe haka billezine sehıru minhum ma kanu bihi yestehziun.
  42. Kul men yekleukum bil leyli ven nehari miner rahman, bel hum an zikri rabbihim mu’ridun.
  43. Em lehum alihetun temneuhum min dunina, la yestetiune nasre enfusihim ve la hum minna yushabun.
  44. Bel metta’na haulai ve abaehum hatta tale aleyhimul umur, e fe la yerevne enna ne’til arda nenkusuha min etrafiha, e fehumul galibun.
  45. Kul innema unzirukum bil vahyi ve la yesmeus summud duae iza ma yunzerun.
  46. Ve le in messethum nefhatun min azabi rabbike le yekulunne ya veylena inna kunna zalimin.
  47. Ve nedaul mevazinel kısta li yevmil kıyameti fe la tuzlemu nefsun şey’a ve in kane miskale habbetin min hardelin eteyna biha, ve kefa bina hasibin.
  48. Ve lekad ateyna musa ve harunel furkane ve dıyaen ve zikren lil muttekin.
  49. Ellezine yahşevne rabbehum bil gaybi ve hum mines saati muşfikun.
  50. Ve haza zikrun mubarekun enzelnah, e fe entum lehu munkirun.
  51. Ve lekad ateyna ibrahime ruşdehu min kablu ve kunna bihi alimin.
  52. İz kale li ebihi ve kavmihi ma hazihit temasilulleti entum leha akifun.
  53. Kalu vecedna abaena leha abidin.
  54. Kale lekad kuntum entum ve abaukum fi dalalin mubin.
  55. Kalu e ci’tena bil hakkı em ente minel laıbin.
  56. Kale bel rabbukum rabbus semavati vel ardıllezi fatarahunne ve ene ala zalikum mineş şahidin.
  57. Ve tallahi le ekidenne asnamekum ba’de en tuvellu mudbirin.
  58. Fe cealehum cuzazen illa kebiren lehum leallehum ileyhi yerciun.
  59. Kalu men feale haza bi alihetina innehu le minez zalimin.
  60. Kalu semi’na feten yezkuruhum yukalu lehu ibrahim.
  61. Kalu fe’tu bihi ala a’yunin nasi leallehum yeşhedun.
  62. Kalu e ente fealte haza bi alihetina ya ibrahim.
  63. Kale bel fealehu kebiruhum haza fes’eluhum in kanu yentıkun.
  64. Fe receu ila enfusihim fe kalu innekum entumuz zalimun.
  65. Summe nukisu ala ruusihim, lekad alimte ma haulai yentıkun.
  66. Kale e fe ta’budune min dunillahi ma la yenfeukum şey’en ve la yadurrukum.
  67. Uffin lekum ve li ma ta’budune min dunillah, e fe la ta’kılun.
  68. Kalu harrikuhu vansuru alihetekum in kuntum faılin.
  69. Kulna ya naru kuni berden ve selamen ala ibrahim.
  70. Ve eradu bihi keyden fe cealna humul ahserin.
  71. Ve necceynahu ve lutan ilel ardılleti barakna fiha lil alemin.
  72. Ve vehebna lehu ishak, ve ya’kube nafileh, ve kullen cealna salihin.
  73. Ve cealnahum eimmeten yehdune bi emrina ve evhayna ileyhim fi’lel hayrati ve ikames salati ve itaez zekah, ve kanu lena abidin.
  74. Ve lutan ateynahu hukmen ve ılmen ve necceynahu minel karyetilleti kanet ta’melul habais, innehum kanu kavme sev’in fasikin.
  75. Ve edhalnahu fi rahmetina, innehu mines salihin.
  76. Ve nuhan iz nada min kablu festecebna lehu fe necceynahu ve ehlehu minel kerbil azim.
  77. Ve nasarnahu minel kavmillezine kezzebu bi ayatina, innehum kanu kavme sev’in fe agraknahum ecmain.
  78. Ve davude ve suleymane iz yahkumani fil harsi iz nefeşet fihi ganemul kavm, ve kunna li hukmihim şahidin.
  79. Fe fehhemnaha suleyman, ve kullen ateyna hukmen ve ılmen ve sehharna mea davudel cibale yusebbihne vet tayr, ve kunna faılin.
  80. Ve allemnahu san’ate lebusin lekum li tuhsınekum min be’sikum, fe hel entum şakirun.
  81. Ve li suleymaner riha asıfeten tecri bi emrihi ilel ardılleti barekna fiha ve kunna bi kulli şey’in alimin.
  82. Ve mineş şeyatini men yegusune lehu ve ya’melune amelen dune zalik, ve kunna lehum hafızin.
  83. Ve eyyube iz nada rabbehu enni messeniyed durru ve ente erhamur rahimin.
  84. Festecebna lehu fe keşefna ma bihi min durrin ve ateynahu ehlehu ve mislehum meahum rahmeten min ındina ve zikra lil abidin.
  85. Ve ismaile ve idrise ve zelkifl, kullun mines sabirin.
  86. Ve edhalnahum fi rahmetina, innehum mines salihin.
  87. Ve zennuni iz zehebe mugadıben fe zanne en len nakdire aleyhi fe nada fiz zulumati en la ilahe illa ente subhaneke inni kuntu minez zalimin.
  88. Festecebna lehu ve necceynahu minel gamm, ve kezalike nuncil mu’minin.
  89. Ve zekeriyya iz nada rabbehu rabbi la tezerni ferden ve ente hayrul varisin.
  90. Festecebna leh, ve vehebna lehu yahya ve aslahna lehu zevceh, innehum kanu yusariune fil hayrati ve yed’unena regaben ve reheba, ve kanu lena haşiin.
  91. Velleti ahsanet ferceha fe nefahna fiha min ruhina ve cealnaha vebneha ayeten lil alemin.
  92. İnne hazihi ummetukum ummeten vahıdeten ve ene rabbukum fa’budun.
  93. Ve tekattau emrehum beynehum, kullun ileyna raciun.
  94. Fe men ya’mel mines salihati ve huve mu’minun fe la kufrane li sa’yih, ve inna lehu katibun.
  95. Ve haramun ala karyetin ehleknaha ennehum la yerciun.
  96. Hatta iza futihat ye’cucu ve me’cucu ve hum min kulli hadebin yensilun.
  97. Vakterabel va’dul hakku fe iza hiye şahısatun ebsarullezine keferu, ya veylena kad kunna fi gafletin min haza bel kunna zalimin.
  98. İnnekum ve ma ta’budune min dunillahi hasabu cehennem, entum leha varidun.
  99. Lev kane haulai aliheten ma veraduha, ve kullun fiha halidun.
  100. Lehum fiha zefirun ve hum fiha la yesmeun.
  101. İnnellezine sebekat lehum minnel husna ulaike anha mub’adun.
  102. La yesme’une hasiseha, ve hum fi meştehet enfusuhum halidun.
  103. La yahzunuhumul fezeul ekberu ve tetelakkahumul melaikeh, haza yevmukumullezi kuntum tuadun.
  104. Yevme natvis semae ke tayyis sicilli lil kutub, kema bede’na evvele halkın nuiduh, va’den aleyna, inna kunna faılin.
  105. Ve lekad ketebna fiz zeburi min ba’diz zikri ennel arda yerisuha ıbadiyes salihun.
  106. İnne fi haza le belagan li kavmin abidin.
  107. Ve ma erselnake illa rahmeten lil alemin.
  108. Kul innema yuha ileyye ennema ilahukum ilahun vahid, fe hel entum muslimun.
  109. Fe in tevellev fe kul azentukum ala seva’, ve in edri e karibun em baidun ma tuadun.
  110. İnnehu ya’lemul cehre minel kavli ve ya’lemu ma tektumun.
  111. Ve in edri leallehu fitnetun lekum ve metaun ila hin.
  112. Kale rabbıhkum bil hakk, ve rabbuner rahmanul musteanu ala ma tasıfun.

Enbiya Suresi Türkçe Dinle

Enbiya Suresi Türkçe Anlamı

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla.

  1. İnsanlara hesap zamanı yaklaştı. Onlar ise hala gaflet içinde aldırmıyorlar.
  2. Rablerinden kendilerine gelen her yeni uyarıyı ancak alaya alarak dinliyorlar.
  3. Kalpleri hep oyunda, hem o zalimler gizlice fısıldaştılar: “Bu ancak sizin gibi bir insan! Artık göz göre göre büyüye mi gidiyorsunuz?”
  4. (Peygamber) dedi ki: “Rabbim gökte ve yerde söyleneni bilir; O, herşeyi işitendir, bilendir”
  5. (Onlar): “Bunlar bir takım karışık rüyalar; yok onu kendisi uydurdu; yok o bir şairdir; öyle değilse, önceki peygamberlerin gönderdikleri gibi, bize bir mucize getirsin!” derler.
  6. Onlardan önce helak ettiğimiz hiçbir belde halkı iman etmedi. Şimdi bunlar mı iman edecekler?
  7. Senden önce de Biz, sadece kendilerine vahiy gönderdiğimiz birtakım erkekler gönderdik; bilmiyorsanız, haydi bilgisi olanlara sorun!
  8. Biz onları yemek yemez bir ceset yapmadık; ölümsüz de değildiler.
  9. Sonra onlara verdiğimiz sözü yerine getirdik, kendilerini ve dilediklerimizi kurtardık; aşırı gidenleri helak ettik.
  10. Andolsun ki, size öyle bir kitap indirdik ki, bütün şanınız ondadır; hala akıllanmayacak mısınız?
  11. Oysa Biz zulmetmekte olan nice memleket halkını kırıp geçirdik, arkasından da diğerlerini başka bir topluluk olarak meydana getirdik.
  12. Azabımızı hissettikleri zaman, hemen oradan üzengi tepiyorlardı (kaçıyorlardı).
  13. Yok tepinmeyin, dönün içinde şımartıldığınız nimetlere ve yurtlarınıza ki, sorguya çekileceksiniz! dedik.
  14. (Onlar da): “Vay bizlere! Gerçekten bizler zalim insanlardık!” dediler.
  15. Artık olanca feryatları bu oldu kaldı. Neticede onları öyle yaptık ki, biçildiler, söndüler.
  16. Biz, göğü, yeri ve arasındakileri oyunculuk etmek üzere yaratmadık.
  17. Eğer bir eğlence edinmek isteseydik, onu kendi tarafımızdan yapardık. Yapacak olsaydık öyle yapardık.
  18. Hayır, Biz hakkı batılın tepesine fırlatırız da beynini parçalar, bir de görürsün ki, (batıl) o anda yok olup gitmiştir! Allah’a isnad ettiğiniz o nitelikler yüzünden vay sizlere.
  19. Oysa göklerde, yerde kim varsa O’nundur, O’nun huzurundakiler O’na ibadet etmekten ne çekinirler ne de yorgunluk duyarlar.
  20. Gece gündüz O’nu tesbih ederler, usanmazlar.
  21. Yoksa bir takım tanrılar edindiler de yeryüzünden; diriltmeyi onlar mı yapacaklar?
  22. Yerde, gökte Allah’tan başka tanrılar olsaydı bunların ikisi de mahvolup gitmişti. O Arş’ın Rabbi olan Allah onların yakıştırdıkları vasıflardan münezzehtir, beridir.
  23. O yaptığından sorumlu olmaz, onlar ise sorumludurlar.
  24. Yoksa O’ndan başka tanrılar mı edindiler? De ki: “Haydi getirin delilinizi; işte benimle beraber onların kitabı ve benden öncekilerin kitabı!” Fakat çoğu gerçeği bilmezler de onun için yüz çevirirler.
  25. Biz senden önce hiçbir peygamber göndermedik ki, ona şöyle vahyetmiş olmayalım: “Gerçek şu ki, Benden başka ilah yoktur; onun için hep Bana ibadet edin.”
  26. Böyle iken dediler ki: “Rahman çocuk edindi.” Allah bundan münezzehtir. Doğrusu (o çocuk dedikleri) sadece şerefli bir takım kullardır;
  27. onlar Allah’ın sözünün önüne geçmezler, hep O’nun emriyle hareket ederler.
  28. Allah onların önlerindekini de, arkalarındakini de bilir. Allah’ın razı olacağı kimselerden başkasına şefaat etmezler. Hepsi O’nun korkusundan titrerler.
  29. İçlerinden her kim: “Ben O’ndan başka ilahım!” derse, Biz ona cehennemi ceza olarak veririz; zalimleri Biz böyle cezalandırırız.
  30. O küfredenler görmediler mi ki, gökler ve yer bitişik idiler de Biz onları ayırdık; canlı olan her şeyi sudan yaptık. Hala inanmıyorlar mı?
  31. Yeryüzünde de onları çalkalar diye, baskılar oturttuk (sabit dağlar yerleştirdik), doğru gidebilsinler diye orada bol bol açıklıklar (yollar) yaptık.
  32. Gökyüzünü korunmuş bir tavan yaptık. Onlar ise O’nun ayetlerinden yüz çeviriyorlar.
  33. Oysa, geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı yaratan O’dur; bunların herbiri birer yörüngede yüzüyorlar.
  34. Bir de Biz senden önce hiçbir kimseye ölümsüzlük vermedik. Eğer sen ölürsen onlar baki mi kalacaklar?
  35. Her canlı ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak kötülük ve iyilik ile deneyeceğiz; hepiniz de sonunda bize döndürüleceksiniz.
  36. O küfredenler seni gördükleri zaman, seni alaya alıyorlar ve: “İlahlarınızı diline dolayan bu mudur?” diyorlar. Halbuki, onlar hep Rahman’ın zikrine küfür ediyorlar.
  37. İnsan aceleci olarak yaratılmıştır; ama yarın ben onlara delillerimi göstereceğim; şimdi siz acele etmeyin!
  38. Bir de: “Bu tehdit ne zaman gerçekleşecektir; eğer doğru söylüyorsanız?” diyorlar.
  39. Bir bilseler o küfredenler, ateşi yüzlerinden ve sırtlarından savamayacakları ve hiçbir taraftan yardım görmeyecekleri zamanı?
  40. Doğrusu o azap onlara ansızın gelecek de kendilerini dondurakalacaktır; artık ne geri çevrilmesine göçleri yetecek, ne de kendilerine mühlet verilecektir.
  41. Andolsun ki, senden önce bir çok peygamberlerle istihza edildi de içlerinden alay edenleri o alay ettikleri şey kuşatıverdi.
  42. De ki: “Sizi gece ve gündüz o Rahman’dan kim koruyabilir Ama onlar Rablerinin zikrinden yüz çevirmişlerdir.
  43. Yoksa onlar için kendilerini önümüzden koruyacak tanrılar mı var? Onlar kendilerini kurtaramayacakları gibi Bizden himaye de görmezler.
  44. Doğrusu Biz onları ve atalarını yaşattık, hatta o ömür onlara uzun geldi. Fakat şimdi görmüyorlar mı ki, yeryüzünü etrafından eksiltip duruyoruz? O halde üstün gelen onlar mıdır?
  45. De ki: “Ben sizi ancak vahy ile uyarıyorum; ama sağırlar ne kadar uyarılsalar çağrıyı işitmezler.
  46. Yemin olsun ki, Rabbinin azabından çok az birşey onlara dokunursa, muhakkak diyeceklerdir ki: “Vay bizlere, biz gerçekten zalimlerdik”
  47. Biz ise, kıyamet günü için dürüst teraziler koyarız; hiçbir kimseye zerre kadar zulmedilmez; bir hardal tanesi ağırlığınca da olsa, onu getirir koruz. Hesap gören olarak da Biz yeteriz.
  48. Andolsun ki: “Musa ile Harun’a Furkan’ı (Tevrat’ı) bir de ışık ve Allah’tan korkanlar için de bir öğüt vermiştik.
  49. O takva sahipleri için ki, gıyabında Rablerinden korkarlar ve kıyamet endişesiyle titrer dururlar.
  50. İşte bu (Kur’an) da Bizim indirdiğimiz mübarek bir uyarıdır. Şimdi siz bunu mu inkar ediyorsunuz?
  51. Andolsun ki, bundan önce de İbrahim’e olgunluğunu vermiştik ve onun buna layık olduğunu da biliyorduk.
  52. O vakit babasına ve kavmine dedi ki: “Başına toplanıp durduğunuz şu putlar nedir?”
  53. “Atalarımızı bunlara tapar bulduk,” dediler.
  54. İbrahim: “Andolsun ki, siz de, atalarınız da açık bir sapıklık içindesiniz!” dedi.
  55. “Ciddi mi söylüyorsun, yoksa sen şakacılardan mısın?” dediler.
  56. İbrahim: “Doğrusu, Rabbiniz o göklerin ve yerin Rabbidir ki, onları O yaratmıştır ve ben buna şehadet edenlerdenim.
  57. Vallahi siz dönüp gittikten sonra putlarınıza mutlaka bir tuzak kuracağım!” dedi.
  58. Derken, onları parça parça etti. Ancak büyüklerinden birini bıraktı ki belki ona müracaat ederler.
  59. “Bunu bizim tanrılarımıza kim yapmış? Muhakkak o zalimlerden biridir,” dediler.
  60. (Aralarında): “İbrahim adında bir delikanlının, bunlara dil uzattığını duymuştuk;
  61. hadi onu halkın gözleri önüne getirin, belki (onlar da aleyhinde) şehadet ederler.” dediler.
  62. Dediler ki: “Sen mi yaptın bunu tanrılarımıza ey İbrahim?”
  63. (İbrahim): “Belki onu şu büyükleri yapmıştır; sorun bakalım onlara, eğer söyleyebilirlerse” dedi.
  64. Bunun üzerine vicdanlarına müracaat ettiler de: “Doğrusu siz haksızsınız!” dediler.
  65. Sonra tepeleri üstü ters döndüler: “Sen gerçekten bunların konuşmadığını bilirsin.” dediler.
  66. (İbrahim) dedi: “O halde Allah’ı bırakıp da size hiçbir fayda ve zarar vermeyecek nesnelere mi tapıyorsunuz?
  67. Yuh size ve Allah’tan başka taptıklarınıza! Hala akıllanmayacak mısınız!” dedi.
  68. (Onlar): “Siz bunu yakın da tanrılarınızın öcünü alın, eğer birşey yapacaksanız!” dediler.
  69. Biz: “Ey ateş, İbrahim’e serin ve zararsız ol!” dedik.
  70. O’na bir dolap kurmak istediler, fakat Biz kendilerini daha fazla hüsrana uğrattık.
  71. Onu Lut ile beraber kurtarıp içinde alemlere bereketler verdiğimiz yere çıkardık.
  72. Ona İshak’ı lütfettik, üstelik Yakub’u da; ve onların herbirini iyi kimseler yaptık.
  73. Ve hepsini, emrimizle yol gösteren rehberler yaptık ve kendilerine hayırlı işler işlemeyi, namaz kılmayı, zekat vermeyi vahyettik. Hepsi Bize kulluk eden kimselerdi.
  74. Lut’a, ona da bir hüküm ve ilim verdik. Onu çirkeflikler işleyen o beldeden kurtardık; doğrusu onlar kötü ve fasık bir kavim idiler.
  75. Onu ise rahmetimizin içine aldık. Çünkü o iyi kişilerdendi.
  76. Nuh’u da. Zira daha önce dua etmişti. Biz de onun duasını kabul ettik; kendisini ve ailesini büyük bir sıkıntıdan kurtardık.
  77. Ayetlerimize yalan diyen kavimden öcünü aldık. Gerçekten onlar kötü bir kavimdiler, Biz de hepsini birden boğuverdik.
  78. Davud ile Süleyman’ı da. Hani ikisi de ekin hakkında hüküm veriyorlardı. Hani bir kavmin davarları ekin içinde geceleyin yayılmıştı; Biz de hükümlerine şahittik.
  79. Derhal onu Süleyman’a anlattık; bununla beraber herbirine bir hüküm ve bir ilim vermiştik. Dağları Davud’un emrine amade kılmıştık, kuşlarla beraber tesbih ediyorlardı; Biz bunları yaparız!
  80. Bir de ona sizin için, sizi savaşınızın şiddetinden korusun diye giyecek sanatını öğretmiştik; şimdi siz şükrünü yerine getiriyor musunuz?
  81. Süleyman için de, bereketli kıldığımız yere doğru emriyle esip giden şiddetli rüzgarı verdik; Biz herşeyi biliriz.
  82. Şeytanlardan da onun için dalgıçlık yapan ve daha başka işler için çalışanları emrine vermiştik ve onların hepsini zapteden Bizdik.
  83. Eyyüb’u da. Zira: “Bana bu hastalık mübtela oldu; Sen merhametlilerin en merhametlisisin.” diye Rabbine dua etti.
  84. Biz de duasını kabul ettik; hemen kendisindeki sıkıntıyı giderdik. Tarafımızdan bir rahmet ve kulluk edenlere bir uyarı olmak üzere ona ailesini ve onlarla birlikte olanların bir mislini daha verdik!
  85. İsmail, İdris ve Zülkifl’i de. Hepsi sabredenlerdendi.
  86. Bunları da rahmetimizin içine aldık. Çünkü onlar gerçekten iyi kimselerdendirler.
  87. Zünnun’u (Yunus’u) da. Hani öfkelenerek gitmişti de Bizim kendisini asla sıkıştırmayacağımızı sanmıştı; derken karanlıklar içinde: “Senden başka ilah yoktur, seni tenzih ederim, ben gerçekten zalimlerden oldum diye.” seslendi.
  88. Biz de duasını kabul ettik, kendisini üzüntüden kurtardık ve işte müminleri böyle kurtarırız.
  89. Zekeriyya’yı da. Hani Rabbine: “Rabbim! Beni tek başıma bırakma, sen varislerin en hayırlısısın.” diye yalvarmıştı.
  90. Biz de duasını kabul ettik de kendisine Yahya’yı verdik ve onun için eşini çocuk doğurmaya elverişli hale getirdik. Doğrusu bunlar hayırlı işlerde yarışır, Bize umut ve korkuyla dua ederlerdi. Bize karşı derin saygı duyuyorlardı.
  91. Ve o dişiyi (Meryem’ i) de ki, o namusunu korudu da kendisine ruhumuzdan üfledik ve kendisiyle oğlunu alemlere bir mucize yaptık.
  92. İşte bu, İslam milleti bir tek millet olarak sizin milletinizdir. Rabbiniz de yalnız Benim; onun için hep Bana kulluk edin!
  93. Onlar kumandanlarını aralarında parçaladılar, fakat hepsi Bize dönecektir.
  94. Artık kim mü’min olarak yararlı işlerden bir iş yaparsa, onun çalışmasına nankörlük edilmeyecek; şüphesiz Biz onun hesabına yazarız.
  95. Helak ettiğimiz bir belde (halkı) nın Bize dönmemesi imkansızdır.
  96. Nihayet Ye’cuc ve Me’cuc(un seddi) açılıp da her tepeden saldırdıkları;
  97. ve gerçek va’d yaklaştığı vakit, işte o zaman o küfredenlerin gözleri belerecek (bir noktaya dikilip kalacak): “Eyvah bizlere, biz bundan gaflet ettik! Hayır, kendimize zulmetmiş olduk!” diyecekler.
  98. Haberiniz olsun ki, siz ve Allah’tan başka taptığınız nesneler cehennem mermisisiniz; siz oraya gireceksiniz.
  99. Onlar ilah olsalardı, oraya girmezlerdi, oysa hepsi orada ebedi kalacaktır.
  100. Onların orada öyle bir iç çekişleri var ki, tapılanlar orada oldukları halde işitmezler.
  101. Şüphe yok ki, haklarında Bizden güzellik takdir edilmiş olanlar ondan (cehennemden) uzaklaştırılmışlardır.
  102. Onun uğultusunu bile duymazlar. Bunlar canlarının istediği şeyler içinde sonsuza dek kalacaklardır.
  103. O büyük korku bunları mahzun etmeyecek ve bunları melekler şöyle karşılayacaklar: “İşte bu size va’dedilen gününüzdür.”
  104. O gün ki, göğü kitaplar için defter dürer gibi düreceğiz, yaratmaya ilk başladığımız gibi yeniden yaratacağız, bu va’dimizdir. Doğrusu Biz bunları yaparız.
  105. Andolsun ki, Tevrat’tan sonra Zebur’da da yazmıştık ki: ” Muhakkak yeryüzüne benim iyi kullarım varis olacaktır.”
  106. Şüphesiz ki, bu Kur’an’da ibadet eden bir kavim için yeterli bir öğüt vardır.
  107. Seni sadece bütün kainata rahmet olarak göndermişizdir.
  108. De ki: “Bana ancak ilahınızın bir tek ilah olduğu vahyolunuyor. şimdi siz müslüman oluyor musunuz?”
  109. Yine de aldırmazlarsa de ki: “Size düpedüz açıkladım, tehdit edildiğiniz şeyin yakın mı yoksa uzak mı olduğunu bilmem.”
  110. Şüphesiz ki O, söylenenin açığa vurulanını da bilir gizlediğinizi de bilir.
  111. Bilmem belki bu (gecikme) sizin için bir imtihan ve bir süreye kadar faydalanmak içindir.
  112. (Peygamber şöyle) dedi: “Ey Rabbim, hakettikleri gibi hükmet! Rabbiniz isnad ettiğiniz iftiralarınıza karşı sığınılacak Rahman’dır.”
İlginizi Çekebilir

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir