1. Anasayfa
  2. PEYGAMBERİMİZ

Peygamber Efendimizin Mucizesiyle Müslüman Olan Kadın

Peygamber efendimizin mucizesiyle müslüman olan kadın, kendi kavmini de müslüman yaptı.

Peygamber Efendimizin Mucizesiyle Müslüman Olan Kadın
Peygamber Efendimizin Mucizesiyle Müslüman Olan Kadın
0

Peygamber Efendimizin Mucizesiyle Müslüman Olan Kadın

İmran bin Husayn (r.a.) şöyle buyurur:

“Bir defasında Peygamber) Efendimiz’le birlikte yolculuk yapıyorduk. Gece gittik. Gecenin sonuna vardığımızda öyle bir uykuya daldık ki, bir yolcu için bundan daha tatlısı olamaz. Ancak güneşin sıcağıyla uyanabildik. İlk uyanan falanca, sonra falanca, daha sonra da falanca oldu. Sonra Ömer bin el-Hattab (r.a) dördüncü olarak uyandı.

Peygamber Efendimiz (s.a.v) uyuduğu vakit kendiliğinden uyanıncaya kadar uyandırılmazdı. Zira biz, uykusu esnasında O’na ne olduğunu (vahiy mi geliyor yoksa başka bir hal mi arız oluyor) bilemezdik.

Ömer (r.a) celadetli bir zat idi, uyanıp da herkesin başına geleni görünce yüksek sesle tekbir almaya başladı. Devamlı tekbir getiriyor ve sesini yükseltiyordu. Nihayet Rasulullah Efendimiz (s.a.v) onun sesinden uyandı. Efendimiz (s.a.v) uyanınca, ashab-ı kiram başlarına geleni arzederek şikayetlendiler. Efendimiz (s.a.v):

-Zararı yok (veya) bir şey olmaz, haydi yürüyün! buyurdular.

Peygamber Efendimiz (S.A.V.) yola çıktılar. Biraz gittikten sonra konakladılar. Abdest suyu istediler. Abdest aldılar. Namaz için nida edildi (yani ezan okundu). Efendimiz (S.A.V.) insanlara namazı kıldırdılar. Namazı bitirip mübarek yüzlerini dönünce baktılar ki, biri kenara çekilmiş, cemaatle birlikte namazını kılmamış.

-Ey fülan, herkesle birlikte namaz kılmana mani ne idi? diye sordular. O da:

-Bana cünüplük arız oldu, su da yok! dedi.

Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (S.A.V.):

-O zaman şu yeryüzündeki temiz toprağı kullan, o sana yeter! buyurdular.

Ondan sonra Nebiyy-i Muhterem (s.a.v) Hazretleri yola revan oldular. Lakin bu defa da insanlar susuzluktan şikayet ettiler. Efendimiz (s.a.v) konakladılar ve bir sahabi ile Ali -kerremallahu vecheh- Hazretleri’ni çağırıp:

-Haydi, gidin, su arayın! emrini verdiler.

Onlar da gittiler ve devesi üstünde iki büyük kırba arasına oturmuş bir kadına rast geldiler. Kadına:

-Su nerede? diye sordular. Kadın:

-Dün bu saatte suyun başında idim. Adamlarımız (hala orada su almak için) duruyorlar. cevabını verdi.

-Öyleyse yürü! dediler.

-Nereye? diye sordu.

-Rasulullah (s.a.v) Efendimiz’in huzuruna! dediler.

-Şu sabi’ dedikleri adamın yanına mı? diye sordu.

-İşte o senin kasteddiğin zatın yanına. Haydi, yürü! dediler.

Kadını Nebiyy-i Ekrem (s.a.v) Efendimiz’in huzuruna getirip aralarında geçen macerayı anlattılar.

Ashab-ı kiram kadına devesinden inmesini söylediler. Nebiyy-i Ekrem Efendimiz (s.a.v) bir kap istediler. Her iki kırbanın ağızlarından bu kaba biraz su boşaltıp ağızlarını bağladılar. Kırbaların alt taraflarındaki (musluk gibi olan) ağızlarını açtılar. İnsanlara:

-Gelin hayvanlarınızı suvarın, kendiniz için su alın! diye nida edildi. İsteyen hayvanı için, isteyen kendisi için su aldı. En sonunda da Efendimiz (s.a.v), gusül abdesti alması gereken sahabiye bir kap su verip:

-Haydi, git, guslet! buyurdular.

O kadın ayakta, şaşkın şaşkın suyuna neler yapıldığına bakıyordu. Allah’a yeminler ederim ki, herkes su ihtiyacını karşılayıp çekildiği halde kırbalar bize ilk halinden daha dolu görünüyordu.

Peygamber Efendimiz (s.a.v):

-Kadın için bir şeyler toplayın! buyurdular.

Onun için Acve hurma­sı, un, sevik, buğday gibi şeylerden bir mikrat azık toplayıp bir çıkına koy­dular. Kadını devesine bindirip, çıkını da önüne yerleştirdiler. Ra­sulullah Efendimiz (s.a.v) kadına:

-Görüyorsun ki, senin suyundan hiçbir şey eksiltmedik, lakin bize su verip suya kandıran Allah Teala’dır! buyurdular.

Kadın, gecikmeli olarak kabilesine vardı. Onlar:

-Ey fulane, seni yolundan alıkoyan nedir? diye sor­dular. Kadın:

-Şaşılacak şey! Yolda iki kişi rastlayıp beni sabi’ denilen şu zatın yanına götürdüler. O da şöyle etti, böyle etti. Al­lah’a yemin ederim ki bu zat (orta ve şahadet parmaklarını havaya kaldırıp, biriyle semaya, diğeriyle arza işaret ederek) ya şununla bunun arasındaki insanların en sihirbazıdır veya Allah’ın hak Rasulü’dür! dedi.

Bundan sonra müslümanlar o kadının bulunduğu yerin etrafın­daki müşrikler üzerine baskın yaptıkları vakitlerde, onun mensub ol­duğu kabileye dokunmazlardı. Bir gün kadın kendi kabilesine:

-Zannediyorum ki, bu insanlar size bilerek dokunmuyorlar. İslam’a girmek ister misiniz? dedi. Kavmi kadına itaat edip hep birlikte İslam’a girdiler.” (Buhari, Teyemmüm, 6, Menakıb, 25)

İlginizi Çekebilir

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir