1. Anasayfa
  2. DİNİ BİLGİLER

Dinimizde Akraba Ziyaretinin Önemi

Dinimizde Akraba Ziyaretinin Önemi Nedir? Peygamberimiz akrabalarına nasıl davranırdı?

Dinimizde Akraba Ziyaretinin Önemi
Dinimizde Akraba Ziyaretinin Önemi
0

Dinimizde Akraba Ziyaretinin Önemi

Akraba çevresi, insanı maddi ve manevi kötülüklerden muhafaza ettiği gibi muhtelif hayır ve salih amellerin işlenmesinde de yardımcı olur. Peygamberler, tebliğlerine akrabalarından başlamışlardır. Yine onlar, akrabalarının desteğiyle tebliğ vazifelerine devam etmişlerdir. Mesela Şuayb -aleyhisselam-’ın azgın kavmi kendisine:

“…Eğer kabilen olmasaydı mutlaka seni taşlayarak öldürürdük…” (Hud Suresi, 91) demişti.

Dolayısıyla Müslüman, dini ve dünyevi hususlarda yakınlarına faydalı olmak ve hayırlı işlerde onlardan istifade edebilmek için akrabalık bağlarını devam ettirmeli ve “sıla-i rahim” vazifesini hiçbir zaman ihmal etmemelidir.

Cenab-ı Hak şöyle buyurur:

“…Akrabalık haklarına riayetsizlikten sakının. Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözetleyicidir.” (en-Nisa, 1)

“…Anaya, babaya, akrabaya… iyi davranın…” (en-Nisa, 36)

Cenab-ı Hak, “rahim” diye adlandırılan akrabalık bağına, Rahman ism-i şerifinden türeyen bir isim vermiş ve:

“…Ona riayet edene Ben de iyilik ve ihsanda bulunurum. Onu koparanı da lutuf ve merhametimden mahrum bırakırım.” buyurmuştur. (Ebu Davud, Zekat, 45/1694)

Demek ki akrabalarla münasebetler, Cenab-ı Hakk’ın Rahman sıfatının bir tecellisi olarak merhamet ve şefkat temelleri üzerinde bina edilmelidir. Şu hadis-i şerif bu hususta mühim bir ölçü talim etmektedir:

“Akrabasının yaptığı iyiliğe aynıyla karşılık veren, onları koruyup gözetmiş sayılmaz. Akrabayı koruyup gözeten kişi, kendisiyle alakayı kestikleri zaman bile, onlara iyilik etmeye devam edendir.” (Buhari, Edeb, 15; Ebu Davud, Zekat, 45; Tirmizi, Birr, 10)

Bir sahabi, faziletli amellerin ne olduğunu sorduğunda, Rasulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-, kendisiyle alakayı kesen akrabalarıyla görüşmeye devam etmenin, pek kıymetli davranışlardan biri olduğunu beyan etmiştir. (Ahmed, IV, 148, 158)

Diğer taraftan, sıla-i rahimde bulunmak, doğrudan imanla alakalı bir hadisedir. Nitekim Rasulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-:

“…Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimse, akrabasına iyilik etsin!..” buyurmuştur.(Buhari, Edeb, 85; Müslim, iman, 74, 75)

Allah Teala, sıla-i rahimde bulunan kullarını şöyle medhetmektedir:

“Onlar ki, Allah’ın riayet edilmesini emrettiği şeye riayet ederler (sıla-i rahimde bulunurlar), Rablerinden korkarlar ve (bilhassa) hesabın kötü olmasından endişe ederler.” (er-Ra’d, 21)

Allah Rasulü -sallallahu aleyhi ve sellem- de, amcası Hazret-i Abbas’ı medhederken:

“Bu Abbas bin Abdülmuttalib, Kureyş’in en cömerdi ve akrabalık bağlarına en çok riayet edenidir.” buyurmuştur. (Ahmed, I, 185; Hakim, III, 371)

Yine Efendimiz -aleyhissalatü vesselam-, iyilikte bulunmada gözetilmesi gereken sırayı şöyle beyan etmiştir:

“Harcamaya kendinden başla. Artanı çoluk-çocuğuna sarf eyle. ailenden bir şey artarsa, bunu da yakınlarına harca. Bunlardan arta kalanı da sağındaki solundaki komşulara ver!” (Bkz. Nesai, Zekat 60, Büyu 84; Müslim, Zekat 41)

Akrabaya yapılan infak için, hem sadaka hem de akrabayı koruyup gözetme sevabı vardır. (Tirmizi, Zekat, 26)

Ömrünün uzun olmasını isteyen akraba ziyareti yapsın

Sıla-i rahimin birtakım zorlukları da olabilir. Lakin ona va’dedilen mükafat, daha fazla ve daha büyüktür.

Peygamberimiz, akraba ile ilgilenmenin mükafatlarından bir kısmını şöyle haber vermiştir:

“Rızkının çoğalmasını ve ömrünün uzamasını isteyen kimse, akrabasını kollayıp gözetsin!” (Buhari, Edeb 12, Büyu` 13; Müslim, Birr 20, 21; Ebu Davud, Zekat 45)

Bundan daha güzeli de, sıla-i rahimin insanı Allah Teala’nın muhabbetine eriştirmesidir.

Bir kudsi hadiste Allah Teala şöyle buyurur:

“…Akraba ve dostlarıyla irtibatını kesmeyenlere ve Ben’im için ziyaretleşenlere Ben’im de muhabbetim hak olmuştur.” (Ahmed, V, 229)

Bunun aksine, akrabalarıyla bağını keserek onlarla ilgilenmeyen kişiler için de pek çok ilahi ikaz ve tehditler varid olmuştur. ayet-i kerimede şöyle buyrulur:

“Onlar, Allah’a söz verdikten sonra verdikleri sözü bozarlar, Allah’ın gözetilmesini emrettiği kimselerle alakayı keserler ve yeryüzünde bozgunculuk yaparlar. İşte onlar, lanete uğramışlardır; cehennem de onlar içindir.” (er-Ra’d, 25)

Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur:

“Allah Teala varlıkları yaratma işini tamamlayınca, akrabalık bağı (rahim) ayağa kalkarak:

–(Huzurunda) bu duruş, akrabalık bağını koparan kimseden Sana sığınanın duruşudur. dedi. Allah Teala:

–Pekala, seni koruyup gözeteni gözetmeme, seninle alakasını kesenden rahmetimi kesmeme razı değil misin? diye sordu. Akrabalık bağı:

–Evet, razıyım. dedi. Bunun üzerine Allah Teala:

–Sana bu hak verilmiştir. buyurdu.”

Rasulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bunları anlattıktan sonra:

“–İsterseniz (bunu tasdik eden) şu ayeti okuyunuz!” buyurdu:

“Ey münafıklar! Siz iş başına geçecek olursanız, yeryüzünde fesat çıkarır, akrabalarla alakanızı kesersiniz, değil mi? İşte Allah’ın lanete uğrattığı, kulaklarını sağır, gözlerini kör ettiği kimseler bunlardır.” (Muhammed, 22-23) (Buhari, Tefsiru Sure 47, Edeb 13, Tevhid 35; Müslim, Birr 16)

Yine bu mevzuda Rasulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

“ahirette cezasını ayrıca vermekle beraber, dünyada Allah Teala’nın çabucak cezalandırmasını en fazla hak eden günahlar, zulmetmek ve akrabayı ihmal etmektir.” (Ebu Davud, Edeb, 43; Tirmizi, Kıyame, 57; İbn-i Mace, Zühd, 23)

“Her cuma gecesi insanoğlunun amelleri Allah’a arz olunur. Fakat akrabasıyla alakasını kesen kimsenin amelleri kabul edilmez.”(Ahmed, II, 484)

“Yeryüzünde bir müslüman, Allah’tan bir şey dilerse, günah bir şeyi istemediği veya akrabası ile alakasını kesmeyi arzu etmediği müddetçe Allah onun dileğini mutlaka yerine getirir veya ona vereceği şey kadar bir kötülüğü kendisinden uzaklaştırır.” (Tirmizi, Deavat, 115/3573; Ahmed, III, 18)

“Akrabasıyla ilgisini kesen kimse cennete giremez.” (Buhari, Edeb, 11; Müslim, Birr, 18, 19)

Bu ayet ve hadisler, sıla-i rahimin ehemmiyetini ortaya koymaktadır. Hatta bu husus o kadar mühimdir ki, akrabalar müslüman olmasalar bile, onlarla aramızda belli bir hukuk mevcuttur. Nitekim ayet-i kerimede müslüman olmayan anne-babaya dahi iyilik yapılması ve dünyada onlarla iyi geçinilmesi emredilmektedir.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş

İlginizi Çekebilir

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir