Peygamberimizin Kabileleri İslam’a Davet etmesi

Peygamberimizin Kabileleri İslam’a Davet etmesi

Rasulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bu büyük panayırlarda toplanan Beni amir, Muharib, Fezara, Gassan, Mürre, Hanife, Süleym, Abs, Beni Nasr, Beni Bekka’, Kinde, Kelb, Harise, Uzre, Hudarime gibi kabilelerin konak yerlerine gider, onları İslam’a davet ederdi. Peygamberliğini tasdik etmelerini, Rabbinin kendisine verdiği risalet vazifesini ifa etmede kendisine yardımcı olmalarını onlardan isterdi.(İbn-i Sa’d, I, 216-217; Ahmed, III, 322, 492; İbn-i Kesir, III, 183-190.)

Cabir -radıyallahu anh- şöyle anlatıyor:

“Allah Rasulü hac mevsiminde vakfe mahallinde kendini hacılara arz ediyor ve:

Beni kavmine götürecek bir kimse yok mu? Kureyş, Rabbimin kelamını tebliğ etmeme mani oldu. diyordu.” (Ebu Davud, Sünnet, 19-20/4734)

Lakin onlardan davetini kabul edecek, kendisini himaye edip yardım edecek bir kimse çıkmıyordu. Aksine kimisi Peygamberimiz’e suratını asıyor, kaba ve katı davranıyor; kimisi de “Seni kavmin daha iyi bilir! Onlar Sana niye tabi olmuyor?” diyerek Allah Rasulü -sallallahu aleyhi ve sellem- ile tartışıyordu. Rasulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ise gereken cevapları vererek onları Hak yoluna davete devam ediyordu.(Ahmed, III, 322; İbn-i Sa’d, I, 216.)

Mudar’dan veya Yemen’den bir kimse, hacca veya panayırlara gelmek üzere yola çıktığında, kavmi ona:

“-Sakın ha! Kureyşlilerin genci seni dininden döndürmesin!” diye tembihte bulunurlardı.(Hakim, II, 681/4251.)

Rasulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- birgün Mina’da, Şeyban bin Sa’lebe Oğulları’nın yanına vardı. Kendisinin Allah’ın Rasulü olduğunu bildirince kabilenin ileri gelenlerinden Mefruk bin Amr:

“-Ey Kureyşli kardeş! Sen insanları nelere davet ediyorsun?” diye sordu.

Rasulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- gelip yanlarına oturdu. Ebu Bekir -radıyallahu anh- da ayağa kalkarak Varlık Nuru’nu elbisesiyle gölgeledi. Allah Rasulü, Mefruk’a:

“-Ben sizi Allah’tan başka hiçbir ilah olmadığına, Allah’ın şeriksiz ve bir tek olduğuna, benim de Allah’ın Rasulü olduğuma şehadet etmeye, Allah tarafından bana emrolunan şeyleri yerine getirinceye kadar beni muhafaza etmeye ve bana yardımcı olmaya davet ediyorum. Çünkü Kureyş, Allah’ın emrine karşı geldi, Allah’ın Rasulü’nü yalanladı, batılı tutup haktan yüz çevirdi. Allah her şeyden müstağni ve her türlü hamde layıktır!” buyurdu.

Mefruk:

“-Ey Kureyşli kardeş! Sen başka nelere davet ediyorsun?” diye sordu.

Allah Rasulü -sallallahu aleyhi ve sellem- En’am Suresi’nden şu ayetleri okudu:

“Kul tealev etlu ma harreme rabbukum aleykum ella tuşriku bihi şey’a, ve bil valideyni ihsana, ve la taktulu evladekum min imlak, nahnu nerzukukum ve iyyahum, ve la takrebul fevahışe ma zahere minha ve ma batan, ve la taktulun nefselleti harremallahu illa bil hakk, zalikum vassakum bihi leallekum ta’kılun.”

“De ki: “Gelin, size Rabbinizin neleri haram kıldığını okuyayım! O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın, babanıza annenize iyilikten ayrılmayın, yoksulluk yüzünden çocuklarınızı öldürmeyin; zira sizin de onların da rızkını Biz veririz, kötülüklerin açığına da gizlisine de yanaşmayın, Allah’ın muhterem kıldığı cana haksız yere kıymayın. İşte duydunuz ya, O, size düşünesiniz diye bunları emretti!”

Rüşd çağına erişinceye kadar, yetimin malına en güzel şekilde yaklaşın. Ölçü ve tartıyı adaletle yapın. Biz herkese ancak gücünün yettiği kadarını yükleriz.

Söz söylediğiniz zaman, (leh ve aleyhinde söyleyeceğiniz kimse) akrabanız dahi olsa adaletli olun ve Allah’a verdiğiniz sözü tutun. İşte Allah size, iyice düşünesiniz diye bunları emretti.

Şüphesiz bu, Ben’im dosdoğru yolumdur. Buna uyun, (başka) yollara uymayın. Zira o yollar sizi Allah’ın yolundan ayırır. İşte Allah, sakınıp takva sahibi olasınız diye size bunları emretti.” (el-En’am, 151-153)

Mefruk:

“-Ey Kureyşli kardeş! Sen daha nelere davet ediyorsun? Vallahi bunlar beşer kelamı değildir! Eğer insanların kelamından olsaydı biz onu çok iyi tanırdık.” dedi.

Bu defa Fahr-i Kainat -sallallahu aleyhi ve sellem-:

“Muhakkak ki Allah, adaleti, ihsanı, akrabaya yardım etmeyi emreder, çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.” (en-Nahl, 90) ayetini okudu.

Mefruk:

“-Ey Kureyşli kardeş! Vallahi Sen beni en üstün ahlaka ve en güzel amellere davet ettin! Sana yalancı diyen kavim iftira etmiş demektir!” dedi.

Kabilenin ileri gelenlerinden Hani ve Müsenna da aynı şekilde cevap verdiler. Lakin kavimleriyle görüşüp konuşmadan bu teklifi kabul edemeyeceklerini, ayrıca Kisra ve Farslarla antlaşma yaptıklarını, onların bu işten memnun olmayacağını söylediler.

Neticede vicdanen kabul ettikleri halde menfaatlerinin kesileceği ve başlarına bir zarar geleceği korkusuyla Allah Rasulü’nün teklifini reddettiler.(İbn-i Esir, Üsdü’l-Gabe, V, 250-251; İbn-i Kesir, el-Bidaye, III, 187-189.)

KAYNAK: Osman Nuri TOPBAŞ

Yorum gönder