Peygamber Efendimizin Kul Hakkına Verdiği Önem

Peygamber Efendimizin Kul Hakkına Verdiği Önem

Hayber’de elde edilen ganimet, orada bulunsun veya bulunmasın, Hudeybiye seferine katılanlar arasında taksim edildi. Çünkü, Allah Teala Hayber ganimetini, Hudeybiye seferine katılan müslümanlara Fetih Suresi’nin yirminci ayetiyle va’detmişti.

Ömer bin Hattab -radıyallahu anh- şöyle anlatır:

“Hayber Gazvesi günü idi. Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-’in ashabından bir grup geldi ve:

–Falanca şehid, falanca da şehid! dediler. Sonra bir adamın yanından geçerken:

–Falanca kimse de şehid olmuş! dediler.

Efendimiz -aleyhissalatü vesselam-:

–Hayır! Ben onu, ganimet mallarından haksız yere aldığı bir hırka içinde cehennemde gördüm. buyurdu.” (Müslim, iman, 182)

En yüce makamlardan biri olan şehidlik, kişinin birçok günahına keffaret olduğu halde, ammenin malına hıyaneti ve kul hakkını ortadan kaldıramamaktadır. Bu sebeple Peygamber Efendimiz, şehid olduğu haber verilen bu sahabinin, ganimet malları henüz paylaşılmadan onlardan aldığı bir hırkadan dolayı, cehennemde yandığını bildirmiş, amme malına ihanetin ve kul hakkının affedilmeyeceğini ümmetine öğretmiştir.

Peygamber Efendimiz’in hizmetini gören Mid’am isminde zenci bir köle vardı. Onu Rifaa bin Zeyd hediye etmişti. Efendimiz’in yükünü indirdiği sırada, nereden geldiği belli olmayan bir ok isabet edip ölümüne sebep oldu. Müslümanlar:

“–Ey Mid’am! Cennet sana mübarek olsun! Ya Rasulallah, hizmetçine şehidlik mübarek olsun!” diyerek gıpta ve tahassürlerini ifade ettiklerinde Allah Rasulü -sallallahu aleyhi ve sellem-:

“–Hayır! Öyle değildir. Varlığım kudret elinde bulunan Allah’a yemin ederim ki, Hayber günü ganimet malları paylaşılmadan önce aldığı bir kilim, şu anda onun üzerinde alev alev yanmaktadır!” buyurdu.

Bunu işiten müslümanlar çok korktular. Bir adam Rasul-i Ekrem Efendimiz’e bir veya iki ayakkabı bağı getirdi:

“–Ya Rasulallah! Ben de ganimet malları bölüşülmeden ayakkabılarım için bu bağları almıştım.” dedi.

Peygamber Efendimiz:

“–Sana da cehennem ateşinden bir veya iki bağ (yani bunlardan dolayı azap) var.” buyurdu. (Buhari, Eyman, 33; Müslim, iman, 183)

Hayber’in fethedildiği gün, bir kimse Peygamber Efendimiz’e gelerek:

“–Ey Allah’ın Rasulü, bugün ben öyle bir kar ettim ki, böylesini şu vadi ahalisinden hiç kimse kazanamamıştır.” dedi.

Efendimiz:

“ –Bak hele! Neler kazandın?” diye sordu.

Adam:

“–Ben, alıp satmaya ara vermeden devam ettim. Öyle ki, üç yüz ukıyye kar elde ettim.” dedi.

Rasulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-:

“ –Sana karların en hayırlısını haber vereyim mi?” diye sordu.

Adam:

“–Nedir, ey Allah’ın Rasulü?” dedi.

Peygamber Efendimiz şu cevabı verdi:

“–(Farz) namazdan sonra kılacağın iki rekat nafile namazdır.” (Ebu Davud, Cihad, 168/2785)

Muhacirler, Hayber ganimetinden hisselerine düşen mal ve hurmalıkları aldıklarında, mali durumları oldukça düzeldi. Bunun üzerine Rasulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-, Ensar’ın onlara önceden bağışladığı veya faydalanmak üzere emanet ettiği hurma bahçelerini ve ağaçlarını Ensar’a iade etti.

KAYNAK: Osman Nuri TOPBAŞ

Yorum gönder