İçki ve Kumar Ne Zaman ve Nasıl Haram Kılındı?

İçki ve Kumar Ne Zaman ve Nasıl Haram Kılındı?

İçki ve kumar hakkındaki hükümler, İslam’ın ilk yıllarında ortaya konulmayıp hususi bir takdir ile geriye bırakılmıştı. İçkinin haram kılınışı, şu merhalelerden sonra gerçekleşti:

“Hurma ve üzümden, hem sarhoşluk veren içki hem de güzel gıdalar elde edersiniz. Şüphesiz bunda aklını kullanan kimseler için alınacak bir ibret vardır.” (Nahl Suresi, 67) ayet-i kerimesi nazil olmuştu. Bu ayette hurma ve üzümden, güzel gıdadan farklı olarak sarhoşluk veren bir madde de elde edildiği bildirilmiştir. Böylece sarhoşluk veren şeylerin, güzel ve makbul bir içecek sayılmadığı hissettirilerek onun ileride yasaklanacağı ima edilmiştir. Mekke döneminde içki hakkında başka ayet nazil olmamıştır.

2- Peygamber Efendimiz Medine’ye hicret ettikten sonra, insanların soruları üzerine Allah Teala şöyle buyurdu:

“Sana içkiyi ve kumarı sorarlar. De ki: Onlarda hem büyük günah, hem insanlar için bir kısım faydalar vardır. Ancak her ikisinin de günahı, faydalarından daha büyüktür…” (Bakara Suresi, 219)

Bu ayetin nüzulünden sonra müslümanların ekseriyeti içkiyi terk etti, bir kısmı ise içmeye devam etti.

3- Ashab-ı kirâmdan biri, akşam namazını kıldırırken, bir ayeti mana bozulacak derecede yanlış okudu. Bunun üzerine:

“Ey iman edenler! Siz sarhoş iken, ne söyleyeceğinizi bilinceye kadar namaza yaklaşmayın!..” (en-Nisa, 43) ayeti nazil oldu.

Bundan sonra müslümanlardan içki içenler iyice azaldı. Namaz kılınacağı zaman Allah Rasulü’nün münadisi:

“Sarhoş olanlar kesinlikle namaza yaklaşmasın!” diyerek seslenirdi. Müslümanlar, artık içkinin kesin bir şekilde yasaklanacağını anlamışlar ve buna hazır hale gelmişlerdi.

4- Nihayetinde müslümanların büyük bir kısmı içkiyi bırakmıştı. Bazıları ise içki yüzünden karşılaştıkları nahoş hallerden muzdarip durumdaydılar. Hazret-i Ömer -radıyallahu anh-:

“Allah’ım! İçki hakkında bize açık ve kesin bir beyanda bulun!” diye dua ediyordu. Nihayet bir içki ziyafetinin ardından çıkan kargaşa ile içkinin kötülüğü daha müşahhas bir hale gelip bu husustaki yasak, kolaylıkla takdir edilebilecek bir zemin bulunca, bu durum, bir sebeb-i nüzul teşkil ederek ilahi yasak vaki oldu. Allah Teala:

“Ey iman edenler! Şarap, kumar, dikili taşlar (putlar), fal ve şans okları, şeytan işi birer pisliktir. Bunlardan uzak durun ki felah bulasınız. Şeytan, içki ve kumar yoluyla ancak aranıza düşmanlık ve kin salmak; sizi Allah’ı zikretmekten ve namazdan alıkoymak ister. Artık (bütün bunlardan) vazgeçtiniz değil mi?” (Maide Suresi, 90-91) ayetlerini inzal buyurdu.

Peygamber Efendimiz, Hazret-i Ömer’i çağırıp ona bu ayetleri okudu. “Artık vazgeçtiniz değil mi?” kısmına gelince o:

“-Vazgeçtik! Vazgeçtik ya Rab!” diyordu. Yalnız Hazret-i Ömer -radıyallahu anh- değil, bütün müslümanlar da:

“-Artık içkiden, kumardan vazgeçtik ey Rabbimiz!” diyorlardı.

Bu ayetler nazil olunca, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’in emriyle bir münadi:

“-Haberiniz olsun ki içki haram kılınmıştır!” diyerek seslendi.

Tulumları delinip boşaltılan, küpleri kırılıp dökülen içkiler, Medine sokaklarında seller gibi aktı!..

Bu yasak ayetinden sonra, içki içen müslümanlar ellerindeki şarapların hepsini imha ettiler. Bir daha da içmediler. Daha sonra Peygamber Efendimiz:

“Muhakkak ki Allah; içkiye, onu sızdırana, sızdırıldığı yere, içene, içirene, taşıyana, satana, satın alana, bedelini ve kazancını yiyene lanet etmiştir!” buyurdu. (Ahmed, I, 53; II, 351; Nesai, Eşribe, 1-2; Hakim, II, 305/3101)

Enes -radıyallahu anh- şöyle anlatır:

Ebu Talha’nın evinde insanlara sakilik yaptığım sırada içki haram kılındı. Allah Rasûlü bir münadiye emretti, o da insanlara bunu duyurdu. Biz evdeyken münadinin sesi geldi. Ebû Talha:

“–Çık da bir bakıver, şu ses neyin nesidir?” dedi. Çıkıp baktım ve:

“–Bir münadi; Dikkat, dikkat; içki haram kılınmıştır! diye nida ediyor.” dedim. Bana:

“–Öyleyse git ve onu dök!” dedi. O andan itibaren Medine sokaklarından içki aktı. (Buhari, Tefsir, 5/11)

Bu hadise, ashab-ı kiramın, Allah Teala’nın emrine uymadaki titizliğine güzel bir misaldir. Hiçbir itiraz ve mazeret ileri sürmeden ve beklemeden derhal ellerindeki içki küplerini ve kırbalarını dökmüşler, bu emr-i ilahi’ye de büyük bir teslimiyet göstererek ve gönülden itaat ederek Allah’ın rızasına koşmuşlardır.

Allah Rasulü -sallallahu aleyhi ve sellem- hadis-i şeriflerinde şöyle buyurur:

“Sarhoşluk veren her şey haramdır. Çoğu sarhoşluk veren şeyin azı da haramdır.” (İbn-i Mace, Eşribe, 10; Nesai, Eşribe, 24, 48)

“İçki her kötülüğün başıdır.” (Ahmed, V, 238)

“Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimse, üzerinde içki bulunan sofraya oturmasın!” (Tirmizi, Edeb, 43/2801)

“Ümmetimden birtakım kimseler, içkiye başka isimler vererek onu içeceklerdir!” (Ahmed, IV, 237)

Kaynak: Osman Nuri Topbaş

Yorum gönder